Boşanma Davasında Geçici Önlemler
Boşanma davasının görülmesi sırasında eşler arasında bir huzursuzluk oluşmaktadır. Bu huzursuzluktan dolayı eşler veya çocuklar davanın görülmesi sırasında zarar görebilirler. Bu zararın en az şekilde gerçekleşebilmesi için geçici önlemler alınmalıdır. Bu önlemler sayesinde eşler dava sürecini en iyi şekilde atlatabilecek olası barışma halinde dahi zarar görmemiş olurlar. Geçici tedbirler boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte sona erecektir.
TMK m. 169; “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır”.
Kanunda belirtildiği gibi geçici önlemleri alma yetkisi hakime tanınmıştır. Geçici önlemler, taraflar talep edilmeden hakim tarafından kendiliğinden alınabilecektir.
Boşanma Davasında Geçici Önlemler Nelerdir?
Öncelikle eşlerin barınması, geçinmesi, çocukların bakımı ve korunması, malların yönetimine ilişkin geçici önlemler olmak üzere hakime verilen bu yetki dar kapsamlı değildir. Maddede kullanılan “özellikle” terimi ile yasada belirtilen tedbirlerin birer örnek olduğu vurgulanmak istenmiş ve alınacak önlemler hakkında kısıtlama yapılmamıştır.
Geçici Önlemlere Hangi Mahkeme Karar Verir?
Geçici önlemler, boşanma davasına bakan aile mahkemesi hakimi tarafından alınmalıdır. Yasa koyucu geçici önlemlerin eşler için alınacağını ifade etmekte, kadın veya erkek ayrımı yapmamaktadır. Bu sebeple her iki eş için de gerekli önlemlerin alınması mümkündür. Fakat alınan önlemlerin orantılı olması gerekmektedir. Çünkü önlemden beklenen sonuç karşı taraf için daha az yük sağlayacak bir önlemle sağlanabiliyorsa o zaman bunun tercih edilmesi gerekmektedir.
Kusurlu Tarafın Lehine Karşı Geçici Önlem Kararı Verilebilir Mi?
Geçici önlemlerin alınması için boşanma veya ayrılık davasının görülmesi yeterlidir. Kanun koyucu lehine önlem alınacak eşin kusursuz olmasını aramamaktadır. Alınan geçici önlemler durum ve şartların farklılaşması üzerine değiştirilebilir veya kaldırılabilecektir.
Tarafların aralarında yapacakları bir anlaşma ile de geçici önlemleri belirleme imkanı vardır. Bu durumda yapılan anlaşmanın hakim tarafından uygun bulunmalıdır. Anlaşmalı boşanma protokolünde geçici önlemlere dair taraflarca verilmiş karar bulunmasa bile hakim kanunun verdiği yetki ile kendiliğinden önlem alabilecektir.
Boşanma Davası Sırasında Evde Kim Kalır ?
Boşanma davasının açılması ile her iki eş için de ayrı yaşama hakkı doğacaktır. Bu hakkın doğumu ile hakim tarafından karar verilmeksizin eşler ayrı yaşama imkanına sahiptir. Boşanma davasının görülmesi sırasında evde kimin kalacağına eşler kendi aralarında karar veremezse bu kararı hakim verecektir.
Hakimin eşlerin barınmasına dair vereceği karar boşanma davasından önce ortak kullanılan konutta kimin ikame etmeye devam edeceği hakkındadır. Eşler kendi aralarında anlaşarak ortak konutta kimin yaşayacağına karar vermişlerse hakim genellikle bu kararı onaylamaktadır. Anlaşma olmadığı zaman hakim, durum ve şartlara göre kimin en çok ihtiyacı varsa konutta o kişinin yaşamasına karar verecektir. Verilecek kararda ev eşyaları hakkında da belirleme yapılmalıdır.
TMK madde 194/4; “Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.” hükmüne yer vermektedir. Bu hüküm ile bağlantılı şekilde, ortak ikame edilen eve dair kira sözleşmesi muhatabı veya mülkiyet sahibi olmak eşe öncelik tanımayacaktır. Yapılacak belirleme ihtiyaca göre gerçekleştirilecektir.
Aile konutu olarak kullanılan yerde kira ilişkisi mevcut olması halinde; kullanım kararı verilen eş fark etmeksizin kira bedelinin ödemesine kiracı sıfatına sahip eş devam edecektir. Aksi durum ortak konutun tahsisi ile sağlanmaya çalışılan faydayı ortadan kaldırmaktadır. Üstelik bir de bu eşe ekstra mali yük olacaktır. Yine ortak giderlere katılma konusunda da eşlerin birlikte hareket etmesi beklenmektedir.
Boşanma Davası Sırasında Nafaka Önlemi
Boşanma ve ayrılık davaları sürecinde eşlerin bakım yükümlülükleri devam etmektedir. Bu nedenle hakim kendiliğinden her iki eşin de ödeme kuvveti, evlilik birliğinde yapılan masraflara katkıları ve varsa anlaşmaları doğrultusunda tedbir nafakası kararı vermelidir. Ancak geçici önlem olan tedbir nafakasının istenmediğine dair dilekçe veya sözlü beyanda bulunulması halinde artık bu nafakaya hükmedilemez.
Boşanma veya ayrılık davalarında hakimin kendiliğinden alacağı tedbir nafakası kararının başlangıcı dava tarihidir. Lehine tedbir nafakası bağlanan eşin zina gerçekleştirmesi bile nafakayı etkilemeyecektir. Tedbir nafakası kusura göre verilmez.
Boşanma Davası Sırasında Velayet Önlemi
Boşanma veya ayrılık davasıyla birlikte çocuklara yönelik önlemler de alınacaktır. Çünkü bu süreç en çok çocukları etkileyecektir. Bu önlemler, çocukların bakım ve korunması, geçimi ve anne-babayla kişisel ilişki kurması durumlarıdır.
TMK md. 169 gereğince hakim, çocukların bakım ve korunmasına yönelik tedbirleri kendiliğinden almak zorundadır. Bu süreçte çocuğun barınması, bakımı ve korunması hakkında eşler ortak kararda anlaşabilirler. Hakim, bu anlaşmayı çocuğun üstün yararına uygun görerek onaylarsa anlaşmaya rağmen ayrıca düzenleme yapmayacaktır.
Boşanma davası sürecinde eşlerin ayrı yaşama hakkı kazanması üzerine çocukların geçici velayetinin de belirlenmesi gerekir. Çocukların ayrı ayrı eşlere verilmesi veya birlikte tek bir eşte kalması mümkündür. Hakim çocuğun üstün yararını gözeterek karar verecektir. Eşlerin kusuru, mali durumları alınacak kararda etkili değildir.
Önemli olan çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun bakımı kendisine verilen tarafın çocuğun mallarının yönetimini aldığı söylenemez. Malların yönetimine ilişkin durum ayrıca belirlenecektir.
Boşanma davasının sürmesi sırasında çocuğun eğitimi, barınması ve gelişmesi durumları da önem kazanmaktadır. Bu yükümlülükler geçici velayetin verildiği kişiye tek bırakılamaz. Diğer eş de katkı yapması gerekir. İşte bu katkı da tedbir nafakasıdır. Çocuk için ödenecek nafaka miktarını hakim, çocuğun ihtiyaçlarına göre kendiliğinden belirlemek zorundadır. Bu belirlemede tarafların geliri ve ödeme gücü etkili olacaktır.
Eşler kendi arasında nafaka miktarını belirleyebilir. Ancak hakim buna bağlı değildir. Çocuğun yararı gözetilerek daha fazla nafakaya da hükmedebilir. Karşı tarafın maddi durumuna göre daha az nafakaya da hükmedilebilir.
Çocuğun geçici velayetinin bir eşe verilmesi durumunda diğer eş için de çocukla kişisel ilişki kurma kararı verilmelidir. Verilecek tedbir kararında diğer eş ile çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkinin günü, saati ve yeri açıkça belirtilmelidir.
Boşanma Davasında Hangi Tedbirleri Alabiliriz?
Boşanma davasının yargılaması sırasında tarafların zarar uğramaması için alınan tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz;
Aile Konutunun Eşlerden Birine Özgülenmesi,
Mali Konularda Alınan Tedbirler,
Geçici Velayetin Verilmesi,
Tedbir Nafakası,
Şiddetin Engellenmesi İçin Alınan Tedbirler,
Boşanma Davasında Alınan Tedbirler,
Boşanma Davasında Alınan Tedbirler,
Aile Konutunun Özgülenmesi Tedbiri Nedir?
Eşler arasında boşanmaya karar verildiğinde aynı evde ortak yaşama devam edilmez. Bu sebeple evlilik birliği içerisinde oturulan aile konutunda hangi tarafın oturmaya devam edeceği sorunu ortaya çıkar. Mahkemeden boşanma davası devam ederken aile konutunun taraflar kendisine özgülenmesini isteyebilir. Mahkeme ise aile konutunda hangi eşin oturacağına tarafların mali durumlarına bakarak karar verir. Ayrıca mahkeme karar verirken tarafların menfaatlerine de gözetir.
Aile konutunun kira olması ve kira sözleşmesi diğer eşin üzerinde olması durumu özgülenme tedbirini etkilemez. Yani eşler arasında kullanılan aile konutunun kira sözleşmesini diğer eşin yapması durumu o konutun bir eşe özgülenmesine engel teşkil etmeyecektir. Aynı zamanda konutun sahibi diğer eş olması durumunda da konutun bir eşe karşı özgülenmesi tedbiri etkilenmez.
Aile konutunun özgülenmesi tedbirinin verilmesine engel teşkil etmeyen bir durum da eşlerin kusurunun olup olmamasıdır. Aile konutunun kendisine özgülenmesini talep eden eşin boşanma davasında kusuru olup olmadığına bakılmaz. Eğer ihtiyaç duyuyor ise kusurlu olsun veya olmasın aile konutunun kendisine özgülenmesini mahkemeden talep edebilir.
Mali Konularda Alınan Tedbirler Nelerdir?
Eşler arasında boşanma davası sırasında mali açıdan hem birbirlerine zarar vermemeleri için hem de mali menfaatlerinin yok olmaması için mahkemenin verebileceği bazı tedbirler vardır. Bu mali tedbirler eşler arasında mal kaçırmanın önüne geçilmesi için uygulanır. Eşler arasında mal kaçırma konusunda en sık karşılaşılan durum aile konutunun satılmasıdır. Boşanma sürecine giren eşler arasında aile konutunun satılması mali tedbirlerin uygulanmasına sebebiyet verir.
Zira eşlerden birinin böyle bir satımı gerçekleştirmesiyle diğer eş mağduriyet yaşayacaktır. Dolayısıyla mahkemeden aile konutuna şerh konulmasına dair tedbir istenilebilir. Mahkemeden talebiniz haklı görüldüğü takdirde aile konutuna konulacak şerh sayesinde eşin bilgisi olmadan diğer eş tarafından aile konutunun satılması mümkün olmayacaktır.
Aile konutuna şerh konulması boşanma davasının yargılaması sırasında mahkemeden talep edilebilen bir mali tedbirdir. Boşanma davası sırasında talep edilemeyen ve ayrı bir dava açılması gereken mali tedbirlerde vardır. Taraflar boşanma davasından sonra açacakları mal paylaşımı davası ile kendisinden mal kaçırmak isteyen diğer eşe karşı mallar üzerinde ihtiyati tedbir gibi bir mali tedbirin uygulanmasına karar verilmesini isteyebilirler.
Geçici Velayetin Verilmesi Tedbiri Nedir?
Bu tedbir ile eşler mahkemeden müşterek çocuklarının geçici olarak velayetinin kendilerine verilmesini talep eder. Zira çocuğun velayeti boşanma davasının sonunda düzenlenir ve karara bağlanır. Bu sebeple davanın sonunu bekleyene kadar geçici olarak dava sırasında velayetin kendisinde olmasını isteyen eş mahkemeden geçici velayetin kendisine verilmesini talep edebilir.
Çocuğun geçici velayetini alamayan ebeveyne karşı da çocuğu ile iletişimi kopmaması amacıyla kişisel ilişki tesis günleri tayin edilir. Kişisel ilişki tesis günlerinde görüşme hakkı tanınır. Yani geçici velayeti alamayan ebeveynin çocuğunu görememesi gibi bir durum olamaz. Ayrıca boşanma davası sırasında geçici velayeti almış olması dava sonunda da kesin olarak alacağı anlamına gelmez. Yani geçici velayetin verildiği ebeveyne karşı dava sonunda mahkeme kesin velayetin diğer ebeveyne verilmesine de karar verebilir.
Nafakaya İlişkin Verilen Tedbir Nafakası Kararı Nedir?
Boşanma sırasında tarafların tedbir nafakası talep etme hakkı vardır. Tedbir nafakası boşanma sırasında geçimini sağlayamayan veya varsa müşterek çocuklarının giderlerini karşılayamayan eşe karşı verilen nafakadır. Tedbir nafakası sadece boşanma davasının yargılaması sırasında talep edilebilir. Eşin nafaka talebi haklı görüldüğü takdirde boşanma davasının yargılaması süresince tedbir nafakasının ödenmesine karar verilir.
Davanın sonuçlanmasıyla mahkeme tarafından tedbir nafakası başka nafaka niteliğinde (yoksulluk nafakası gibi) ödenmesine karar verilebilir ya da nafaka ödenmesi sonlandırılabilir. Ayrıca tedbir nafakasının talep edilebilmesi için yine eşler arasında kusuru olup olmadığına bakılmaz. Kusuru olsun veya olmasın ihtiyacı olan kişi boşanma davasında tedbir nafakasının ödenmesini talep etme hakkı vardır.
Şiddetin Önlenmesi İçin Alınan Tedbirler Nelerdir?
Boşanma davası devam ederken halen şiddet gören yahut şiddet görme ihtimali olan eşin mahkemeden şiddetin önlenmesi için birtakım tedbirleri talep etme hakkı vardır. Bu tedbirler; uzaklaştırma kararı, ulaşımın kesilmesi ve engellenmesi şeklindedir. Ayrıca kişinin şiddet görmesi kadar aşağılayıcı tutumlara maruz kalması veya tehdit edilerek korkutulması gibi durumlar da olabilir.
Uzaklaştırma kararıyla alınan tedbirle; şiddet eyleminde bulunan eşin evden uzaklaştırılması, eşinin çalıştığı işten, gittiği ortamlardan, sık sık ziyaret ettiği mekanlardan yani kısacası sosyal hayatının getirisi olan tüm gittiği mekanlara gitmesi engellenir. Böylece devam eden şiddetin bitmesi sağlanır veya şiddet görme ihtimali engellenir. Ulaşımın kesilmesi kararıyla alınan tedbirlerde ise herhangi bir iletişim aracıyla iletişime geçilmesi önlenir.