DANIŞTAY KARARLARI

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı E.2006/291

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı E.2006/291

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu

Esas no: 2006/291

Karar no: 2006/334

Tarih: 08.12.2006

İÇTİHAT METNİ

ÖZET: Şüpheli alacak karşılığının, ancak alacağın şüpheli hale geldiği yılda ayrılabilir.

İstemin Özeti : 2000 yılında şüpheli hale gelen alacak için 2001 yılında karşılık ayrılabilmesi gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen

2001 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk ettirilen vergi ve fon payının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 7.Vergi Mahkemesi 8.3.2004 günlü ve E:2002/1198, K:2004/444 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323 üncü maddesinde,

ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava ve icra safhasında bulunan

alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan

veya icra takibine değmeyecek küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağının öngörüldüğü, şüpheli alacak karşılığı ayırmanın yükümlülerin ihtiyarına bırakılmasının,

onları en çok kar sağladıkları yılda şüpheli alacak karşılığı ayırma yoluna iteceği, bunun ise kanun koyucunun amacına aykırı düşeceği,

olayda alacağın 2000 yılında şüpheli hale geldiği ihtilafsız olduğundan, karşılığın bu yılda ayrılması gerektiği,

davacının ihtirazi kayıt dilekçesinde 831.300.380.816 liranın tamamının şüpheli alacak karşılığı olarak belirtildiği,

dava dilekçesinde 541.612.041.330 liranın da, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 324 üncü maddesine göre vazgeçilen alacaklar kapsamında olduğunun ileri sürüldüğü,

ancak davacı tarafından ihtirazi kayıt dilekçesinde bu hususa hiç değinilmediği, 324 üncü maddede,

konkordato veya senet yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınacağının açıklandığı,

dava dilekçesine ekli belgelerin incelenmesinden bu belgelerin resmi bir belge niteliğinde olmadığı ve

borçluya ait senetlerin henüz alınmadığının anlaşıldığı, davacının vazgeçilen alacakla ilgili iddiasına da itibar edilemeyeceği gerekçesiyle, davayı reddetmiştir.

Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 5.5.2005 günlü ve E:2004/1675, K:2005/808 sayılı kararıyla,

vazgeçilen alacakla ilgili iddiaların, mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği,

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinin birinci fıkrasında, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesiyle ilgili olmak şartıyla

dava veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak sayılacağı ve ikinci fıkrasında şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceğinin öngörüldüğü,

bu düzenlemede alacağın şüpheli hale geldiği tarihte karşılık ayrılmasını zorunlu kılan bir hükme yer verilmediği,

alacağın maddede gösterilen niteliklere sahip olup olmadığının önemli olduğu,

dönemin değişmesiyle alacağın şüpheli olma niteliğini kaybettiğinin kabulünün kanunda öngörülmeyen,

bu nedenle de kanunla tanınan bir hakkın bertaraf edilmesi anlamına geleceği,

dava dilekçesine eklenen listede tahsil edilemeyen alacaklarla ilgili olarak açılan davalara ilişkin bilgilere yer verildiği,

bu bilgilerin doğruluğu araştırılmak suretiyle alacakların şüphelilik halinin devam edip etmediğinin tespiti gerektiği,

bu tespitin yapılması durumunda, alacağın şüpheli hale geldiği yılda karşılık ayrılmamasının bir önem arz etmeyeceği,

mahkemece, kayıtlarda alacak olarak görünen meblağ için şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmamış olması nedeniyle

şüpheli alacak olarak kabul edilmemesinin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle, mahkeme kararının bu hususa ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.

Bozma kararına uymayan İstanbul 7.Vergi Mahkemesi 31.5.2006 günlü ve E:2006/922, K:2006/1372 sayılı kararıyla; davanın reddine ilişkin kararında ısrar etmiştir.

Israr kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi Ö.U.’ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle Danıştay Dördüncü Dairesince verilen bozma kararında yer alan esaslar doğrultusunda ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay savcısı İ.ERDOĞDU’nun Düşüncesi :Danıştay bozma kararındaki gerekçede belirtilen nedenler doğrultusunda temyiz isteminin kabulü ile

temyiz konusu vergi mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 31.5.2006 günlü ve E:2006/922, K:2006/1372 sayılı ısrar kararı,

dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 08.12.2006 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu Kararı E.2006/291

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararındaki esaslar uyarınca bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu