İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
19 Mart 2010 Tarihli Resmi Gazete
Sayı: 27526
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı: 2007/36
Karar Sayısı : 2010/6
Karar Günü : 14.1.2010
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 8. İcra Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 9.11.1988 günlü, 3494 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen 68/b maddesinin, 17.7.2003 günlü, 4949 sayılı Yasa’nın 18. maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının birinci tümcesinin Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 48. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödemeyen borçlu hakkında alacaklı bankanın icra mahkemesine açmış olduğu itirazın kaldırılması davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Anayasaya Aykırı Olduğu Düşünülen Hüküm: İİK.nun 68/B maddesinin 4949 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası “kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve kredi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge makbuzlar bu Kanunun 68. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar” cümlesi.
Somut Olay: Takip ilamsız takip olup takip alacaklısı bankadır. Borçlu tarafından takibe itiraz edilmiş ve takip durdurulmuştur.
İlamsız takipte takibin diğer muhataplarına ilişkin olarak takip dayanağı belgeye istinaden İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açma hakkı getirilmemişken yukarıda belirtilen madde uyarınca bankalara ayrıcalık tanınmış
ve İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açma hakkı tanındığından Mahkememizde itirazın kaldırılması davası açılmıştır. İtirazın kaldırılması davası İİK.nun 68/B maddesi uyarınca görüldüğünden somut olayda uygulanan kural olduğu düşünülmüştür.
İTİRAZ NEDENLERİ
1-) Mevcut düzenleme Anayasanın 2. maddesine aykırıdır. Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin “…bir hukuk devleti” olduğu belirtilmektedir. Yasaların genel olması hukuk devletinin gereğidir.
Mevcut düzenleme ile ilamsız takiplerle ilişkin genel düzenleme bankalar lehine ayrıcalıklı düzenlenmiş ve benzer durumların aynı çözümlere bağlaması demek olan yasaların genel olması prensibi ihlal edilmiştir.
2-) Mevcut düzenleme Anayasanın 10. maddesine aykırıdır. Anayasanın 10. maddesinin 3. fıkrasına göre “… hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz”, somut olayda bankalar lehine yapılan bu düzenleme ile bankalara imtiyaz tanınmış ve eşitlik ilkesi ihlal edilmiştir.
3-) Mevcut düzenleme Anayasanın 11. maddesine aykırıdır. Anayasanın 11. maddesine göre kanunlar Anayasaya aykırı olamaz denmesine karşın bankalar lehine düzenleme yapılarak 11. maddeye aykırı davranılmıştır.
4-) Mevcut düzenleme Anayasanın 48. maddesine aykırıdır. 48. maddeye göre “…herkes ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini,
güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır”. Bankaların yaptığı sözleşmeler uluslararası hukukta standart sözleşme olarak adlandırılmaktadır. Standart sözleşme imzalanırken sözleşmenin diğer tarafını oluşturan tüketici zayıf konumdadır.
Bu nedenle hakkaniyete aykırı hükümler geçerli kabul edilmemekte ve sosyal devlet ilkesi gereği tüketici lehine hükümler getirilerek tüketici korunmaktadır. İİK.nunda yapılan mevcut düzenleme ile tüketici lehine getirilen koruma bertaraf edilmektedir.
Sonuç: Yukarıda gösterilen gerekçeler ile İİK.nun 68/B maddesinin Anayasa aykırı olduğu düşünülerek Anayasanın 152/1. maddesi uyarınca dosyanın Başkanlığınıza gönderilmesine karar verilmiştir.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
İtiraz konusu tümceyi de içeren 9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 9.11.1988 günlü, 3494 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen ve 17.7.2003 günlü, 4949 sayılı Yasa’nın 18. maddesiyle değiştirilen 68/b maddesi şöyledir:
“Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde itirazın kesin olarak kaldırılması:
Madde 68/b – (Ek madde: 09/11/1988 – 3494/4 md.)
Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf,
krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır.
(Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/18 md.) Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur;
yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.
Süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir.
Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf,
itiraz etmediği hesap özetinin dayandığı belgelerde kendisine izafe edilen imzayı kabul etmiş sayılır. Bu hüküm bu Kanunun 150/a maddesinin söz konusu olduğu hallerde de aynen uygulanır.
(Ek fıkra: 17/7/2003-4949/18 md.) Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması,
kredi hesabının kesilmesi ve borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Bu durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır.”
B- İlgili Yasa Kuralı
9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 18.2.1965 günlü, 538 sayılı Yasa’nın 38. maddesiyle eklenen ve 17.7.2003 günlü, 4949 sayılı Yasa’nın 16. maddesiyle değiştirilen 68. maddenin ilgili görülen birinci fıkrası şöyledir:
“(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/16 md.) Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz.”
C- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 48. maddelerine dayanılmış, 167. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi hükmü uyarınca Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU,
Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılımlarıyla 11.4.2007 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, bankalar lehine ayrıcalıklı düzenleme getirilerek imtiyaz tanındığı, sözleşmenin diğer tarafını oluşturan tüketicinin zayıf konumda olduğu ve tüketici lehine getirilen anayasal korumanın bertaraf edildiği belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2., 10., 11. ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık incelemesi yapabileceğinden,
iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 167. maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
İtiraz konusu kuralda, kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzların, Yasa’nın 68. maddesinin birinci fıkrasında gösterilen belgelerden sayılacağı belirtilmiştir.
Yasa’nın “İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması” başlıklı 68. maddesinin birinci fıkrasında ise talebine itiraz edilen alacaklının takibi,
imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse alacaklının itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebileceği ve bu süre içerisinde itirazın kaldırılmasını istemediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamayacağı öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur.
Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir.
Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez.
Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz.
Anayasa’nın 48. maddesinde, “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır.” ; 167. maddesinin birinci fıkrasında,
“Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır.” kurallarına yer verilmiştir.
Türkiye’de kurulu mevduat, katılım, kalkınma ve yatırım bankaları, yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubeleri, finansal holding şirketleri, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bunların faaliyetlerini düzenleyen 5411 sayılı Yasa, aynı zamanda kredi açma, kredi kullandırma ve kredi sınırlarını düzenleyerek kredi kuruluşu olan bankaların tüm kredi faaliyetlerini kapsamı içine almaktadır.
İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 3. maddesinde kredi kuruluşunun, mevduat bankalarını ve katılım bankalarını;
bankanın, mevduat bankaları ve katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını; mevduat bankasının, bu Yasaya göre kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubelerini;
katılım bankasının, bu Yasaya göre özel cari ve katılma hesapları yoluyla fon toplamak ve kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubelerini;
kalkınma ve yatırım bankasının ise bu Yasaya göre mevduat veya katılım fonu kabul etme dışında, kredi kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren ve/veya özel kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kuruluşlar ile yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye’deki şubelerini ifade ettiği belirtilmiştir.
İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
Para, kredi ve sermaye politikalarının oluşmasında ve saptanmış politikaların uygulanmasında Devlet’in önemli görevleri bulunmaktadır.
Para ikrazı işleriyle uğraşan, mevduat kabul eden,
sermaye teşekkülüne hizmet eden bankaların, ülke ekonomisinin hassas kesimi olan kredi piyasasında faaliyet göstermeleri nedeniyle bunların alacaklarının korunması ile ilgili olarak özel düzenlemeler getirilebileceğinden bunlarla aynı konumda olmayan bankalar dışındaki diğer alacaklılar ya da borçlular arasında eşitlik karşılaştırması yapılamaz.
Öte yandan Devlet, tasarrufları korumak ve biriken tasarrufların milli ekonominin gereklerine göre kullanılmalarını sağlamakla görevli olup, bu görevini yerine getirebilmek için para ve kredi piyasalarını düzenleme ve denetleme gereksinimi duyabilir ya da bu sistemi yönlendirebilir.
İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
Devletin ekonomik görevlerini ve amaçlarını gerçekleştirmek için, ulusal ekonominin gereklerine uygun olarak kimi düzenlemeler getirmek, bunları değiştirmek ve kaldırmak anayasal sınırlar içinde yasakoyucunun yetkisindedir.
Kuralın, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ve etkin, sağlıklı ve büyüyen bir mali sistemin oluşturulması amacına yönelik olduğu anlaşıldığından, Anayasa’nın hukuk devleti ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa’nın 2., 10., 48. ve 167. maddelerine aykırı değildir. İtiraz isteminin reddi gerekir.
İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması Anayasa Mahkemesi Kararı
İtiraz konusu kuralın Anayasa’nın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
9.6.1932 günlü, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 9.11.1988 günlü, 3494 sayılı Yasa’nın 4. maddesiyle eklenen 68/b maddesinin, 17.7.2003 günlü, 4949 sayılı Yasa’nın 18. maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının birinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 14.1.2010 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.